Fetişizm DSM V’e (2013) göre “Fetişizm Bozukluğu” adıyla, Cinsel Sapkınlık (Parafili) Bozukluğu başlığı altında yer almaktadır. En az altı aylık bir süre boyunca, davranışlar, düşlemler ya da itkiler olarak kendini gösteren, cansız nesneleri kullanmaktan, hayal etmekten veya cinsel organları dışındaki vücut bölgesine/bölgelerine yani bütünün parçasına özel olarak odaklanmaktan, tekrarlayıcı bir biçimde cinsel olarak aşırı uyarılma olarak tanımlanır (Giddens, 2010).
Freud'a göre fetişizm normal cinselliği yaşayan öznenin kendisi ile ilişkili olan ancak cinsel amacıyla uygun düşmeyen bir şeye yerini bırakması olarak tanımlanmıştır. Çocukluk döneminde yaşanan cinsellikle bağlı bir korkma cinsel organların zayıflığı ile bir araya geldiğinde birey normal kabul edilen cinsel amaçtan uzaklaşır ve bunun yerine cinsel arzusunu yönelteceği bir başka şey aramaya başlar. Freud 1938 yılındaki makalesinde ergenlik dönemine girmiş olan bireyin çocuklukta yaşadığı cinsel korkutma barındıran ve cinsel gelişimle beraber bastırılmış olan libidonun tekrar ortaya çıkması ile fetiş nesnesinin belirlendiğini söylemiştir.
Parafilik alanlarda ve bu tarz vakalarda bu durum daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Görüyoruz ki, fanteziler sadomazoşistik davranışta kritik rol oynar (Weinberg, 2006). Yaygın bilinen tercihlere göre bu tarz fanteziler: sert patron,hemşire, doktor, polis, metres, efendi, köle, uşak, çırak ya dazoofili ögelerin olduğu şekillerde karşımıza çıkmaktadır (Sandnabba ve ark, 1999). Diğer yandan anne oğul baba kız gibi ebeveyn çocuk ilişkisinin bulunduğu fanteziler, fetişizmin de çocukluk döneminde bastırılmış olan libidonun başka bir alanda kendini var etmesine ilişkin gösterge olarak karşımıza çıkmaktadır.
19. Yüzyılda yaşamış olan psikolog Alfred Binet cinsel fetişi cansız bir nesne ya da bedenin bir parçasına tahrik unsuru olarak kişi tarafından algılandığına ilişkin bir açıklama yapmıştır. Freud'a göre fetişizm ise cinsel amaca yönelik fonksiyonu olmayan nesnenin cinsel amaca yönelik yer değişimini göstermektedir. Freud fetişizme ilişkin açıkladığı nedensellik sürecinde erkek cinsel organını fetiş nesnesine ikame olarak yer değiştiğini ifade etmiştir. Psikanalitik teori anneye duyulan ya da birincil bakım veren kadına duyulan aşırı sevgi ve sahiplenme gibi duygularla başlayan, duyguların içgüdüsel biçimde yoğun sevgi nesnesine doğru dönmeye başlar. Ancak bu yoğun sevgi ile beraber oğlan çocuğun özdeşim kurmaya çalıştığı anneyle kendini kıyaslarken penis yoksunluğunu fark eder. Bir annenin sahip olması gerektiğini düşündüğü penisin yoksunluğu konusunda yaşadığı gerçekliği kabul edememesi fetişizmin temelinde olan en belirgin süreçtir. Bu süreçte yaşanan yasak arzu çocuğun, babası tarafından cezalandırılacağını ve tıpkı annesi gibi iğdiş edileceğine ilişkin bir düşünceyi ortaya çıkartmaktadır.Yaşanan bu korku ve annesinin penisinin olmadığı gerçeği içgüdüsel bir çatışma yaşanmaya başladığı noktadan bilinçaltı bir uzlaşı sağlar. Bu orta yol annenin penisi yerine bir başka nesnenin var oluşudur, dolayısı ile çocuğum annesine yönelik arzusu ve kurduğu özdeşim annesinin penisi yerine kabul ettiği nesneye karşı seksüel bir ilgi doğuracaktır. Cinsel nesnenin yerini alan ve genellikle bedenin cinsel amacına uygun olmayan bölümler ki bunlar daha çok uzun yıllardır saçlar ayaklar el gibi bazen ayak bileği gibi bütünün bir parçası olarak seçilmektedir ve penis gibi bir uzantıyı çağrıştıran vücut bölümleri tercih edilmektedir. Diğer taraftan fetişist in arzuladığı nesneler kıyafet parçaları da olabilir, bunlar bazen sadece materyalden dolayı bazen nesnenin şekli veya kesimi ile ilişkili olabilir. Örneğin deri kendi başına hangi kıyafet parçası olursa olsun fetişizmi arzu nesnesi haline gelebilirken, diğer taraftan bazen sadece iç çamaşır şeklinde kesilmiş bir deri parçası arzu nesnesi haline gelebilmektedir.Freud'un fetişizm kuramına göre bastırılmış olan ve başka nesne ile yer değiştirilmiş arzuların tek sahibi erkektir. Fetişizm sadece erkeğe özgü kabul edilen, kadınların dâhil olamadığı ve erkek dünyasında özdeşleşmiş sıra dışı davranış örüntüleri olarak kabul edilmiştir (Freud, 2015).
20. yüzyılın başlarına kadar yapılan birçok çalışma cinsel sapkınlık ile ilişkili olan her arzuyu erkek cinsiyetinin bir parçası olarak kabul etmektedir. Yapılan çalışmalar, yazılan metinler, mektuplar, romanlar ve eski bazı adli kayıtlar bize fetişizmi, sadomazoşizmin, röntgenciliğin, kısacası parafililerin hep erkekler tarafından gerçekleştirildiğini göstermektedir. Bu sebepten dolayı çok uzun bir süre fetişizm sadece erkeğin sahip olduğu bir bozukluk olarak kabul edilmekteydi. Günümüzde yapılan çalışmalarda ise kadınlarda da farklı fetişlerin var olduğu ortaya çıkmaktadır. Ancak yaygınlık olarak Erkeklerde daha sık ve daha çok görülmektedir.
Fetişizm
Fetişizm Nedir?
Fetişizm DSM V’e (2013) göre “Fetişizm Bozukluğu” adıyla, Cinsel Sapkınlık (Parafili) Bozukluğu başlığı altında yer almaktadır. En az altı aylık bir süre boyunca, davranışlar, düşlemler ya da itkiler olarak kendini gösteren, cansız nesneleri kullanmaktan, hayal etmekten veya cinsel organları dışındaki vücut bölgesine/bölgelerine yani bütünün parçasına özel olarak odaklanmaktan, tekrarlayıcı bir biçimde cinsel olarak aşırı uyarılma olarak tanımlanır (Giddens, 2010).
Freud'a göre fetişizm normal cinselliği yaşayan öznenin kendisi ile ilişkili olan ancak cinsel amacıyla uygun düşmeyen bir şeye yerini bırakması olarak tanımlanmıştır. Çocukluk döneminde yaşanan cinsellikle bağlı bir korkma cinsel organların zayıflığı ile bir araya geldiğinde birey normal kabul edilen cinsel amaçtan uzaklaşır ve bunun yerine cinsel arzusunu yönelteceği bir başka şey aramaya başlar. Freud 1938 yılındaki makalesinde ergenlik dönemine girmiş olan bireyin çocuklukta yaşadığı cinsel korkutma barındıran ve cinsel gelişimle beraber bastırılmış olan libidonun tekrar ortaya çıkması ile fetiş nesnesinin belirlendiğini söylemiştir.
Parafilik alanlarda ve bu tarz vakalarda bu durum daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Görüyoruz ki, fanteziler sadomazoşistik davranışta kritik rol oynar (Weinberg, 2006). Yaygın bilinen tercihlere göre bu tarz fanteziler: sert patron,hemşire, doktor, polis, metres, efendi, köle, uşak, çırak ya dazoofili ögelerin olduğu şekillerde karşımıza çıkmaktadır (Sandnabba ve ark, 1999). Diğer yandan anne oğul baba kız gibi ebeveyn çocuk ilişkisinin bulunduğu fanteziler, fetişizmin de çocukluk döneminde bastırılmış olan libidonun başka bir alanda kendini var etmesine ilişkin gösterge olarak karşımıza çıkmaktadır.
19. Yüzyılda yaşamış olan psikolog Alfred Binet cinsel fetişi cansız bir nesne ya da bedenin bir parçasına tahrik unsuru olarak kişi tarafından algılandığına ilişkin bir açıklama yapmıştır. Freud'a göre fetişizm ise cinsel amaca yönelik fonksiyonu olmayan nesnenin cinsel amaca yönelik yer değişimini göstermektedir. Freud fetişizme ilişkin açıkladığı nedensellik sürecinde erkek cinsel organını fetiş nesnesine ikame olarak yer değiştiğini ifade etmiştir. Psikanalitik teori anneye duyulan ya da birincil bakım veren kadına duyulan aşırı sevgi ve sahiplenme gibi duygularla başlayan, duyguların içgüdüsel biçimde yoğun sevgi nesnesine doğru dönmeye başlar. Ancak bu yoğun sevgi ile beraber oğlan çocuğun özdeşim kurmaya çalıştığı anneyle kendini kıyaslarken penis yoksunluğunu fark eder. Bir annenin sahip olması gerektiğini düşündüğü penisin yoksunluğu konusunda yaşadığı gerçekliği kabul edememesi fetişizmin temelinde olan en belirgin süreçtir. Bu süreçte yaşanan yasak arzu çocuğun, babası tarafından cezalandırılacağını ve tıpkı annesi gibi iğdiş edileceğine ilişkin bir düşünceyi ortaya çıkartmaktadır.Yaşanan bu korku ve annesinin penisinin olmadığı gerçeği içgüdüsel bir çatışma yaşanmaya başladığı noktadan bilinçaltı bir uzlaşı sağlar. Bu orta yol annenin penisi yerine bir başka nesnenin var oluşudur, dolayısı ile çocuğum annesine yönelik arzusu ve kurduğu özdeşim annesinin penisi yerine kabul ettiği nesneye karşı seksüel bir ilgi doğuracaktır. Cinsel nesnenin yerini alan ve genellikle bedenin cinsel amacına uygun olmayan bölümler ki bunlar daha çok uzun yıllardır saçlar ayaklar el gibi bazen ayak bileği gibi bütünün bir parçası olarak seçilmektedir ve penis gibi bir uzantıyı çağrıştıran vücut bölümleri tercih edilmektedir. Diğer taraftan fetişist in arzuladığı nesneler kıyafet parçaları da olabilir, bunlar bazen sadece materyalden dolayı bazen nesnenin şekli veya kesimi ile ilişkili olabilir. Örneğin deri kendi başına hangi kıyafet parçası olursa olsun fetişizmi arzu nesnesi haline gelebilirken, diğer taraftan bazen sadece iç çamaşır şeklinde kesilmiş bir deri parçası arzu nesnesi haline gelebilmektedir.Freud'un fetişizm kuramına göre bastırılmış olan ve başka nesne ile yer değiştirilmiş arzuların tek sahibi erkektir. Fetişizm sadece erkeğe özgü kabul edilen, kadınların dâhil olamadığı ve erkek dünyasında özdeşleşmiş sıra dışı davranış örüntüleri olarak kabul edilmiştir (Freud, 2015).
20. yüzyılın başlarına kadar yapılan birçok çalışma cinsel sapkınlık ile ilişkili olan her arzuyu erkek cinsiyetinin bir parçası olarak kabul etmektedir. Yapılan çalışmalar, yazılan metinler, mektuplar, romanlar ve eski bazı adli kayıtlar bize fetişizmi, sadomazoşizmin, röntgenciliğin, kısacası parafililerin hep erkekler tarafından gerçekleştirildiğini göstermektedir. Bu sebepten dolayı çok uzun bir süre fetişizm sadece erkeğin sahip olduğu bir bozukluk olarak kabul edilmekteydi. Günümüzde yapılan çalışmalarda ise kadınlarda da farklı fetişlerin var olduğu ortaya çıkmaktadır. Ancak yaygınlık olarak Erkeklerde daha sık ve daha çok görülmektedir.
Psikoterapist Sait ALİŞAN