Amenore ergenlik çağına gelmiş kişinin hiç adet görmemesi veya âdet kanamasının üst üste üç kez gecikmesi ile en az 6 ay boyunca âdet kanamasının olmaması durumudur. Ergenlik döneminde kız çocuklarının fizyolojik ve psikolojik olarak değişikliklerin olduğu hassas bir süreçtir.
Amenore önemli bir metabolik sinyaldir. 16 yaşında adet görmemek ve normal bir kadında hamilelik dışında 3 ay adet görmemek önemli ve araştırılması gereken bir durumdur. Normalde menstrual siklusun sağlanabilmesi için kadında 4 farklı kompartmanın (vücudun sınırlı bir alanı içinde aşırı basınç birikmesi)normal olması gerekir. Bu kompartmanlardan herhangi birinde bir anormallik mens görememe ile sonuçlanabilir.
Psikolojik dediğimiz ani stres, üzüntü, kilo kaybı, yoğun egzersiz, hava değişimi gibi faktörler bu duruma yol açabilmektedir. Aşırı stres altında olanlarda bu durum daha fazladır. Bir kadının adet görebilmesi için vücudunun 4 kompartmanın düzenli olarak çalışması gerekir. Tanı için kompartmanlara göre değerlendirmeler şunlardır:
14 yaşına gelmiş ve meme gelişimi veya pubik tüylenme gibi sekonder seks karekterleri gelişmemiş bir genç kızın adetlerinin başlamamasına primer amenore denir. Nedeni genellikle genetik ya da hormonaldir. Eğer meme gelişimi ve tüylenme başlamışsa primer amenore diyebilmek için beklenmesi gereken yaş sınırı ise 17 yaşına kadardır. Primer amenorede; Doğumsal anormallikler, kromozom anormallikleri, hormonal bozukluklar, uterus, vajina yokluğu ve üreme organları gelişemediği için kişi adet göremez. Bu tür kişilerin bir kısmında koku alma duyusu da yoktur. Önemli ve incelenmesi gereken bir durum olup, tedavisi mutlaka yapılmalıdır.
Primer amenore nedenleri arasında:
Cinsel olgunluk çağında daha önce normal adet görmüş bir kadının 3 ay ve daha uzun bir süreyle adetlerin kesilmesine sekonder amenore denir. Kadınların %2’si ve %5’inde hayatları boyunda amenore şikâyeti görülür. Sekonder amenore normal adetlerin kesilmesinin en sık sebebi ise hamileliktir. Ancak, troit hastalıkları, yumurtalık kisti ve tömürleri ya da menopoz sebebiyle de bu durum görülebilmektedir. Kadının gebeliği boyunca adetleri kesilmektedir ve bu durum normal olarak kabul görmektedir. Ancak gebe olmayan kadınların adetlerinin kesilmesi birçok nedene bağlı olabilir. Adet görememenin nedeni tiroit hastalıkları ve menopoz ise hormonal tedavi uygulanmalıdır. Eğer yumurtalık kist ve tümörleri ise cerrahi tedavi önerilir. Kişinin yaşına ve şikayetine göre altta yatan neden belirlenip tedavi planlanır.
Sekonder Ameronerenin nedenleri arasında;
Teşhis: Amenorenin teşhisi için hastanın şikayetleri, ailevi ve bireysel öykü alınması, fiziksel muayene (genital organlar ve vücut sistemleri),hormon incelemeleri, laparoskopi ve kromozom incelemeleri ve özellikle, ultrasonografi ile muayenesi tanı ve teşhis için yardımcı olmaktadır. Hastanın durumuna göre, ultrason kromozom testleri, gebelik testi, idrar testi, hormon testleri (LH, FSH, E2, Prolaktin) ve Progestin testi muhakkak yapılmalıdır. Ayrıca, hastanın histeroskopi ile rahim içerisinin de incelenmesi gerekebilir. Eğer beyinle ilgili şüpheli bir durum varsa hipofiz tümörü araştırması için beyin tomografisi gerekebilir.
Sekonder amenorenin en sık nedeni gebeliktir. Bu yüzden böyle bir durumda öncelikli olarak gebelik araştırılmalıdır. Gebelik yoksa tedavi nedene yönelik düzenlenir. İyi beslenememe, aşırı zayıflık, stres, depresyon, aşırı egzersiz gibi sebeplerse hastanın öncelikli olarak bu durumları düzeltilmelidir. Eğer rahim ağzı ya da vajen gibi organlarla ilgili bir anatomik bozukluğu varsa veya geçmişe bağlı olarak kürtaj sonrası meydana gelen yapışıklıklar oluşmuşsa, tedavide düzeltmeye yönelik cerrahi bir ameliyat işlemi gerekir.
Amenore şikâyeti olan bir kadına ilk önce hormon testleri yapılmalıdır. Tiroid hormonları, prolaktin ve bazı kadınlık hormonlarına bakılmalıdır. Hormon düzensizliklerine bağlı amenoreler hormon replasmanı ve doğum kontrol hapları ile düzelebilir. Hastada gebelik ya da yüksek miktarda erkeklik hormonu varsa vücutta östrojen olmasına rağmen kanama olmaz. Bu durumda tanı konulduktan sonra teşhise yönelik tedavi uygulanır.
Kilo problemlerine bağlı amenore düzenli beslenme ve kilo kontrolü ile düzelebilir. Aşırı 3 egzersize bağlı adet kesilmeleri genellikle aşırı egzersiz bırakılınca normale girmekte olup, ilaçlara bağlı adet kesilmelerinin bir kısmı ilaçlar bırakılınca düzelmektedir. Stres ve depresyona bağlı amenoreler tedavi ile düzelirler. Tiroid hastalıkları, Cushing ve prolaktinoma ya bağlı amenoreler ise, hastalık tedavi edilince düzelmektedir.
Diğer taraftan, yumurtlama bozukluğu dediğimiz yani over hormonları normal ve beyinden salgılanan hormonlar yüksek ise beyinde salgılayan bir kitle ya da yumurtalıklarda yetmezlik söz konusu olabilir. Erken menopoz dediğimiz bu olay çok nadir görülür ve bağışıklık sistemi ile ilgili olduğu düşünülmektedir. Anovulasyon, polikistik over sendromu gibi durumlarda östrojen ve progesteron hormonu içeren ilaçlar, doğum kontrol hapları da tedavide ayrıca kullanılmaktadır.
Rokitansky Sendromu dediğimiz yani anne karnında gelişen bir dişi embriyonun rahimi hiç gelişmeyebilir. Kişinin yumurtalıkları ve hormonları normal olsa dahi âdet kanaması olmaz. Bu duruma Rokitansky sendromu diyoruz. Ancak taşıyıcı anne ya da rahim nakli ile kişi bebek sahibi olabilmektedir.
Eğer beyinde bir tümör varsa tedavi tümörün boyutuna göre ilaç tedavisi, radyo terapiler veya ameliyat şeklinde olacaktır. Ameliyat gerektirmeyen durumlarda genellikle ilaç tedavisi ile tedavi edilebilirler. Sonrasında hastanın prolaktin hormon düzeylerinde azalma olur ve adetleri normale dönmeye başlar. Bazı durumlarda ise, beyinden salgılanan gonadotropin adı verdiğimiz hormonlar normal olsa bile, bu hormonlar biyolojik olarak yumurtalıkları uyaramazlar ve amenore dediğimiz durum ortaya çıkabilir.
Adet gecikmesi kadınların hayatları boyunca çok sıkça rastladıkları sağlık sorunlarının başında gelmektedir. Hem ruhsal hem de fiziksel dengeyi bozan adet gecikmesi sadece kadının kendisini değil, çevresindekilerinin de hayatını zorlaştırmaktadır. Adet gecikmesi her kadına göre farklılık gösterebilmektedir.
Ergenliğe girildikten sonra her ay düzenli olarak adet kanaması olması üreme çağının doğal bir sürecidir. Çoğu kadın için normal adet döngüsü 24 ila 35 gün arasında olur ve ortalama 5 ile 7 gün sürer. Bunların dışında oluşan her şey adet düzensizliği olarak adlandırılmaktadır. Hiç adet görülmemesi durumu ise başlı başına bir sorun olarak değerlendirilir. Kadınlarda adet döngüsünün 1 hafta erken veya geç olması fizyolojik bir durumda oluşturmaktadır.
Adet kanamasının birkaç gün gecikmesi normal olarak kabul edilir ve bu süre bir haftayı yani 7 günü geçer ya da uzun süren gecikmeler oluşursa kişide gebelik veya düzensiz adet döngüsü ile çeşitli hastalıkların habercisi olabilir. Adet dönemlerinin dışında yaşanan bu tür olumsuzlukların sebeplerini muhakkak araştırmak gerekir ve bu süreçte bir doktor kontrolünde muaeyene olmanızda fayda vardır.
Adet gecikmesi gençlerde hormonal nedenlerden kaynaklanırken, daha ileri yaşlarda ise organik nedenlerin etkili olduğu yapılan araştırmalarda görülmüştür. Ayrıca yeni adet görmeye başlayan bir genç kızda, hormonal denge tam oturmadığı için, ilk 2 yıl adetlerde gecikme yaşanabilmektedir. Benzer şekilde menopoza tam girmemiş ama perimenopozal dönemi başlamış olan kadınlarda ise adetler gecikebilir. Yapılan araştırmalar, her dört kadından birisinin adet gecikmesinin yaşandığını göstermektedir. Adet gecikmesi gebelik belirtisini de işaret edebildiği gibi çeşitli sebeplerden de kaynaklanmaktadır. Ayrıca emziren kadınlarında 1-1,5 yıl adet görmemesi de normal olarak kabul edilir. Ancak yeni bir gebelik olup olmadığının araştırılması ve bundan emin olunması gerekmektedir.
*Stres: Adet döngüsündeki gecikmenin en büyük nedeni strestir. Stres döneminde hormonların dengesi bozulabilir. Hormonlardaki stresten kaynaklı dengesizlikler de adet döngüsünü geciktirebilir. Bu durumda stresten dolayı adet gecikmesi yaşayan kadın gevşeme tekniklerini kullanarak, yaşam tarzında değişiklikler yapmalıdır ve beslenme programını daha sağlıklı besinlerden oluşturmalıdır.
*Gebelik: Aktif bir cinsel yaşamı olan kadınlarda, adet gecikmesinde ilk olarak hamilelikten şüphe duyulmalıdır. Çünkü cinsel açıdan aktif olan kadınlar, kolaylıkla gebe kalabilir. Özellikle adetin 1 hafta ya da 10 gün süreyle gecikmesi durumunda bir sağlık kuruluşuna başvurup gebelik testi yaptırması önerilir.
*Aşırı zayıflık: Kadının kilosunun çok daha az olması, hormon salgılanma düzeninde sorunlara neden olabilmektedir. Özellikle anoreksiya veya bulimia gibi yeme bozukluğu olan kadınlar daha çok adet gecikmesi yaşamaktadır. Bu kadınlarda vücudunun çalışma biçimi değişir ve yumurtlama üzerinde olumsuz etki yaratabilir. Kadın bu sorunu tedavisini görüp çözdüğünde ise yeniden normal kiloya kavuşur ve adet döngüsü normala döner.
*Obezite: Aşırı kilolu, obezite ayarında olan bir vücut yapısına sahip kadınların adet kanamaları düzenli ve beklenen aralıklarla gerçekleşmez. Fazla kilo hormonal değişikliklere neden olduğundan bu da adet gecikmesi sorunu ile ortaya çıkar. Böyle bir durumda kişi bir uzman doktordan yardım alarak, gerekli diyet ve egzersiz programları ile adet döngüsünü düzene koyabilmektedir.
*Polikistik over sendromu (PCOS): Yumurtalıklar üzerinde çok sayıda kist oluşması durumu olan Polikistik over sendromu, vücudun erkek hormonundan daha fazla androjen üretmesine sebep olan bir sağlık sorunudur. Bu hormon dengesizliğinin bir sonucu olarak yumurtalıklarda kistler oluşmakta, bu kistler yumurtlamayı düzensiz hale getirmekte veya tamamen durdurmaktadır. Bu süreçte, PCOS’un belirtilerin hafifletilmesi için doğum kontrolü hapları ya da başka ilaçlar verilerek tedavisi gerçekleşmektedir.
*Doğum kontrolü: Doğum kontrol hapları, yumurtalıkların işlevlerini yerine getirmesini önleyen östrojen ve progesteron hormonlarını içermektedir. Uzun süre düzenli olarak alınan doğum kontrol hapları kadının adet döngüsünü değiştirir ve bozar. Bu durumda kontrol hapının kesilmesi ile birlikte yaklaşık olarak 6 ay sonrasında adet döngüsü yeniden normale döner.
*Kronik hastalıklar: Uzun süre veya ömür boyu etkisini gösteren kronik hastalıklar adet gecikmesi üzerinde doğrudan etkili olmaktadır. Vücudun tüm döngüsünü, metabolizmanın işleyişini değiştiren diyabet ve çölyak hastalığı gibi kronik hastalıklarda adet döngüsünü de etkilemektedir. Kadının kan şekerindeki değişiklikler hormonsal değişikliklerle bağlantılıdır, bu sebeple az kontrollü diyabet, adet kanamalarının düzensiz olmasına ve adet gecikmesi yaşanmasına sebebiyet vermektedir.
*Erken Menopoz: Erken menopoz kadının üreme çağının bitmesi, hamile kalma ihtimalinin tamamen ortadan kalkması demektir. Kadınlarda normal olarak 45 ile 55 yaşları arasında menopoz süreci yaşanmaktadır. 40 yaş ve daha erken yaşta görülen peri-menopoz dönemi ise erken menopoza işarettir. Bu durum kadının, yumurtlama yeteneğinin zayıflaması anlamına gelir ve adet gecikmesi, ilerleyen dönemlerde de adetin tamamen kesilmesi ile sonuçlanır.
*Tiroid sorunları: Tiroit bezinin aşırı aktif veya yetersiz çalışması adet kanamalarının gecikmesi, düzensiz bir şekilde gerçekleşmesine neden olabilmektedir. Tiroit bezi, vücudunuzun metabolizmasını, tüm işlevlerini düzenler, az ya da çok etkiler, bu nedenle hormon seviyelerini de etkileyebilir. Bu tiroit sorunları genelde ilaçlarla tedavi edilebilmekte ve tedaviden sonra adet döngüsü de yeniden normale dönmektedir.
Adet düzensizliğinin üreme yaşındayken farklı menopoz yaşındayken farklı nedenleri olur. Bunun için tedavi yöntemleri de yaşa göre farklılık göstermektedir. Adet gecikmesi yukarıda sayılan pek çok sebepten kaynaklanmaktadır. Bu sebeplerden hangisinden kaynaklandığını anlamak ve sebebini ortadan kaldırmaya yönelik tedavi için mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurup bir kadın doğum uzmanına görünüp, yapılan muayene ve tahlillerle tedavi mümkün olabilmektedir. Çünkü doktorunuz, bunun nedenini doğru bir şekilde araştırıp teşhis edebilir ve en uygun şekilde tedaviyi size uygulayabilir. Bu duruma neden olan sebepler belirlendiğinde ise, en kısa sürede adet döngünüz yeniden normale dönecektir.
Tedavi, adet gecikmesine sebep olan etkenin ortadan kaldırılmasına ya da düzeltilmesine yöneliktir. Rahim içinde ya da rahim ağzında oluşan miyomlar, polipler, yumurtalık kistleri gibi oluşumlar ilaçla ya da cerrahi olarak tedavi edilebilmektedir.
İyi günler size ayrintili olarak anlatip sormak istedigim bir sey var nereden ulasabilirim acaba buraya sigmiyor, tesekkurler simdiden
Konu nedir
Hormon değerlerin normal dedi doktor yumurtlama testim 6 çıkmıştı en son 3 ay önce muayene oldum bir sorun yoktu. Rahim filmi istedi doktorum bu ay cektiricektim ama adet olamadım. Insulin direnci b12 ve demir eksikliğim var ilaç kullanıyorum. Bu ilaçlar adet gormemi ve eşimin sperm hareketliliğinin az olması gebe kalmamı etkiler mi
Etkiler kuzu sperm
hocam merhaba bir bucuk sene once esim varikosel ameliyati oldu bir seneye yakin hap kullandi. o donemde yaptirdigim hormon ve yumurtlama testlerim temiz cikti. esimin sprem sayisinda artis oldu fakat hareketliligi hala dusuk. bu ay 15.gunum adet gecikmesi yasiyorum.kan ve idrar testlerim negatif cikti. ne onerirsiniz
Kuzu senin değerlerin muayenen nasıl
Merhaba Gokcen hanim.Size sorum olucakti.6ay once dogum yaptim,emziriyorum.40gune kadar kanamam devam etti(azalarak),bir daha adet gormedim.hamilelik oncesindede gecikiyordu ,35-40 gunde adet oluyordum. Birde bir aydir akintilarim cok artdi bunlar icin Dr a gitmelimiyim?
Akıntın için gidebilirsin kuzu
kadin dogum doktorunun verdigi tarlusal ilacini kullanip 2 ay sonra adet oldum o adetten 1 ay gecmesine ragmen adet olmadim.38 yasinda erken menopoza girmis olabilirmiyim.doktor ultrasonda kist olmadigini dedi.rahim duvarinin kalinlastigini soyledi.tekrar doktora gidecem.bu durum beni strese sebebiyet veriyor.fikir olarak yardimci olursaniz sevinirim.hayirli gunler iyi bayramlar
Hormonlarınızın sonucunu bana yazın
Gökçen hanım merhaba. Adetimin üstünde 2 gün geçti iki defa kendim test yaptım ikisinde de koyuya yakın ama silik şekilde çizgi çıktı. Kan testini ne zaman yaptırmak doğru olur ? Hamile olduğuma işaret midir sizce bu ?
Hemen yapabilirsin
İyi günler. Yaşım 21. Sürekli olarak adetim de gecikmeler yaşıyorum. 40/45 gün geciktiğini bilirim. Bazen düzene giriyor. Sonra tekrar düzensizleşiyor. Akıntım çok fazla (yapışkan bir şekilde) bekar olduğum içinde hastahaneye gitmekten çekiniyorum. Ağrı kramp gibi belirtilerim hiç olmadı bu zamana kadar. Kis tümör tarzı bir rahatsızlığım olmuş olsa hissederdim değil mi ?
Kuzu ultrason nasıl